ÖYB

İnsan hakları denildiği gibi evrensel ve tarafsız değildir


Eğitim İlke-Sen Ankara İl Temsilcisi Emre Berber, yeni yayımlanan “İnsan Haklarının Yükü” kitabı çerçevesinde Halil Toprak’ın moderatörlüğünde Özgür Yazarlar Birliği’nde bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşide öne çıkan kısa notlar şu şekilde:

–Çağımızın insan hakları modeli Batı kökenlidir ve kökeninin izlerini üzerinde taşımayı sürdürmektedir.
–İnsan hakları denildiği gibi evrensel ve tarafsız değildir. Kültürel ve ideolojik bagajla yüklüdür. Modern Batılı liberalizmle doğrudan bağlarla bağlıdır ve yayıldığı her yerde ciddi bir kültürel ve ideolojik yükün taşıyıcılığını yapmaktadır.
–İnsan hakları, her bireyin diğerine karşı sorumluluklarını değil haklarını vurguladığı temel kurgusuyla bireyler arasında tükenmez bir çatışma olduğuna ilişkin bir kabulün taşıyıcılığını yapmaktadır. İnsan hakları sayesinde bireyler birbirlerinde kendi sorumluluklarını değil sınırlarını görürler. Yapmaları gerekenleri değil, kendilerine yapılmaması gerekenlere odaklanırlar.
–İnsan hakları, asli işlevi devletin sınırlandırılması olan hukuki ve etik bir normatif kurgudur. Fakat bu kurgu tarihsel süreç içerisinde bu işlevini aşan bir önem kazanmıştır ve neredeyse tüm diğer normların da ölçütü olan temel bir norm olarak algılanmaya başlamıştır. Adeta yeryüzündeki dini, ahlaki ya da toplumsal bütün normatif sistemler insan haklarıyla uyumlu olmak durumundadır.
–Hak temelli görüş aslında çatışmacı bakışın ürünüdür.
–Hak ile sorumluluk/ödev ayrı şeyler. İnsan hakları açısından bakınca sizin haklarınız benim sınırlarım oluyor. Ödev temelli bakınca benim size karşı sorumluluklarım söz konusu.
–İnsan hakları, bireyi devlete ve aslında bir yandan da toplumun ortak çıkarlarına karşı koruma vaadinde bulunur. Ama eşitsiz kazanım koşullarında bireyden değil burjuvadan/güçlüden yanadır. John Locke’a göre tek hak vardır, o da mülkiyet hakkı ki diğer haklar bunun açılımıdır. Kapitalisttir insan hakları.
–Hak kavramının İslam’da en yakın karşılığı ismet/masumiyettir.
–İslama göre insanların başkalarına karşı ileri sürülecek hakları değil de birbirlerine karşı sorumluluğu ön plandadır. Ki bütün etik teoriler de insanın hakkına değil sorumluluğuna vurgu yapar.
–İnsan hakları bir kamu hukuku kuramı aslında ama bunu aşarak bir ahlaki kuram haline gelmiş görünüyor.
– Devlete karşı ileri sürülebilen, devleti sınırlandıran insan hakları devletin koruması altındadır.
–Modern Avrupa’yı tarif eden beş kavram: şüphecilik, hümanizm, sekülerizm, bireycilik, rasyonalizm.
–İnsan hakları İslam ile ilişkisine bakalım. Liberal bireycilik yüklü insan hakları antroposentriktir. İslam bireyci değil toplumcudur. İslamda kişinin topluma karşı yükümlülüğü vardır. İslam’da insan değil Allah merkezdedir. İnsan hakları, insan ile geri kalan tabiat arasında insanı üstün kabul eden kategorik ve keskin bir ayrımın sürdürücüsüdür.
–Hümanizm, tanrı merkezci bir dünya tasavvuruna karşı insan merkezci bir dünya tasavvuru ortaya koymuştur. Daha önce her şeyin; varlığın, bilginin, iyinin, güzelin ve değerin dağıtıcısı Tanrı’yken artık bizzat insanın kendisidir. Biricik sabite, her şeyi anlamlandırmak için kullanılacak yegane mutlaklık, ölçü ve kriter insandır.
Haber: Mustafa Özeke
http://www.onikilevha.com.tr/yayin/1102/insan-haklarinin-yuekue

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.