Etkinlik

Muhalefet negatif olmaktan ziyade doğurtkan, üretken ve sürekli olmalıdır

Özgür Yazarlar Birliği’nin İslami Siyasi Düşünce Birikiminin İzinde başlığıyla yürüttüğü tartışma dizisinin ikinci programının konuşmacısı Din ve Muhalefet başlığı ile Adem Çaylak’tı. Çaylak’ın konuşmasından notlar şu şekilde:
– Tarihe baktığımızda tapınakların hemen yanında yönetim merkezlerini görürüz. Tapınağa hakim olan yönetime de hakim olur.
– Antik Yunan, Sümer, Mısır, Roma medeniyetine baktığımızda dinin iktidarla ilintilendirilğini görürüz.
– Devlet ve din ikiz kadeş kabul edilmiştir. Gazali ve Maverdi’ye göre “Din temeldir ve güçle korunur. Devlet de bu gücü sağlar.”
– Siyasal gerçekliği ideallerle kurarız. Bu idealde insan iyi, ahlaklı ve adildir. Oysa gerçekte durum farklıdır.
– İbn Haldun’da tarihin yasaları, toplumsal zorunluluk derken insanın doğasının idealden bambaşka olduğunu görürüz.
– Makyavel’e göre insan erkten, kudretten yana olup bencil, zalim, ikiyüzlüdür.
– İktidar itikadlaştırılmıştır.
– Yüce değerler, amaçlarla başlayan her siyasi hareket bozulur. Güç meselesi, insanın ne olduğunu daha çok ortaya çıkarır ve güç insanı bozar.
– Muhalefet şer ve şeytanla özdeş tutulup düzen bozucu olarak değerlendirilir.
– Esas mücadele mevcut statükoyu korumak isteyenlerle değiştirmek isteyenlerin arasında gerçekleşir.
– Muhalefet negatif olmaktan ziyade doğurtkan, üretken ve sürekli olmalıdır.
– Felsefi, zihinsel anlamda bildiklerimizin sahih olup olmadığını onu eleştirerek anlarız.
– İnsanın kendini sorguya tabi tutması varoluşsal bir şeydir ve aksi durumda bireysel anlamda ölmektir bu.
– İktidar sadece kılıçla, zorla ayakta durmaz. Statükoyu elinde tutanlar din meselesini manipüle ederler.
– İslam siyaset geleneğinde adalet çok vurgulansa da hukuki bir kavramsallaştırma değildir bu. Adaletin bizde siyasi anlamı vardır. Adalet Osmanlı’da siyasi mekanizmadan istenir. Kadı kararı verir biter.
– ‘Adalet mülkün temelidir’ ama düzen, istikrar, birlik ortadan kalkarsa adalet askıya alınabilinir.
– Türk, Pers ve Arap İslam geleneğinde devletin çökmesi dinin de çökmesidir. Düzen yani din elden giderse toplum bunun altında kalacaktır.
– Sosyoekonomik eşitsizliğe, kurulu zalim düzene karşı çıkmak için var dinler. Dinin varlık sebebi, özü muhalefetle ilgilidir.
– Hilafet dışında İslam siyasi düşüncesinde üretim yok. Batı üzerinden okumalar yapıyoruz hep.
– İbn Haldun gibi dünyevi bir okumaya, ânı okumaya ihtiyacımız var.
– İnsanın Tanrı kompleksi vardır. İktidarla yüzleşmek zordur ancak peygamberane bir şey bunun üstesinden gelebilir.
– Kim Allah adına hükmettiğini söyleyene karşı gelebilir? Düz mantıkla Allah’a karşı gelmiş olur, dine karşı gelmiş olur. İşte işin başına kutsallık konunca ötekiler şeytanlaştırılmış olur.
– Bozulmaya karşı muhalefetin kesb etmesi ancak kutsallıktan azade oluşla olur.
– İktidarın İslamiliği veya değilliği çok tali bir meseledir.
– Kutsallık üzerinden siyaset kurgusu olanların iktidara geldiğinde kendinden öncekilerin durumuna düşme riski yüksektir.
– Kutsallık üzerinden siyaset kurgusu varsa iman edenlerin karşısında olanlar şerle, şeytanla özdeştirilir. Bundan azade olmak için siyaset imandan, itikattan ayrı ele alınmalıdır. Siyaseti dünyevi okuma üzerine, toplumu okuma üzerine inşa etmeliyiz. Yoksa muhalefet kültürü yerleşemeyecek, muhalif olanlar fitneyle suçlanacak. Çünkü kütle dindardır ve iktidardan yana olmuştur.
Haber: Halil Toprak-Mustafa Tek

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.