Mehmet Âkif 140 Yaşında!
Metin Önal Mengüşoğlu, Müstesna Şair Mehmet Âkif’i, doğduğu yerde, Sarıgüzel’de, ÖYB’de anlattı.
Akif’in insani yönü…
Akif yalnız bir adamdı. Mücadelesine ortak olacak, derdine ortak olacak çok az insan vardı.
Akif’in arkadaşları kim biliyor musunuz? Sarhoşlar! Neyzen Tevfik… Sarhoşken uzak durup, haricinde muhabbet ettiği adamlar… En sevdiği adam olarak da Babanzade Ahmed Naim.
Mithat Cemal’e sorarsanız bütün servetini cebinde taşıyan bir adam…
Ziraat Mektebinde Hasan Tahsin adında bir arkadaşı var. Onunla şöyle bir sözleşme yapıyorlar okuldayken: Hangimiz erken ölürse onun çocuklarına ölene kadar bakacaksın. Mithat Cemal evine gidiyor bir gün Akif’in. Bir bakıyor ki bir sürü çocuk. Meğer Akif, okuldayken yaptığı anlaşma sebebiyle Hasan Tahsin vefat ettikten sonra çocuklarını yanına almış. Hepsine de sorumluluklarını alana kadar bakıyor.
Yine bir anısını anlatacak olursam, bir gün karşıda oturan bir arkadaşıyla sözleşiyorlar. Buluşma günü geliyor. O gün de hava baya karışık. Fırtına vs. var. Denizden karşıya geçme imkânı yok gibi. Ama Akif gitmeye kararlı. Cebindeki bütün parasını bir sandalcıya vererek ikna eder ve zor bela denizden karşıya geçer. Arkadaşı Beylerbeyinde oturuyor. Sandaldan inip yürüyerek gidiyor eve. Kapıyı çalıyor arkadaşının hanımı bugün gelemeyeceğinizi düşünerek sizi beklemedi, evden çıktı. Bu olaydan sonra Akif bu arkadaşıyla bir sene görüşmüyor.
Uzun yürüyüşleriyle, iyi at binmesiyle ve iyi güreşmesiyle meşhur Akif. Halkalı’dan Çorluya güreş için yürüyerek gidiyor. O zaman mektepte öğrenci. Öğreniyor ki Çorlu’da güreş yarışması var ve derece alanlara yiyecek bir şeyler veriliyor. Güreşte derece alıyor ve aldığı hediye çuvalını atıyor sırtına ve bu Sarıgüzel caddesindeki evine kadar geliyor o şekilde.
Akif, Kur’an okunan bir evde, pehlivanlı bir mahallede, rasathaneli bir mektepte yaşıyor.
Akifin şairliği
Bizim edebiyatta ekseriyetle mistik anlatılar, aşk hikayeleri var.
Ama sokakta yaşanan hayatı şiire taşıyan ilk kişidir, bu manada öncüdür Akif. Necip Fazıl, Akif’in şiiri için “sokakta yaşanan hayatın jurnalidir” der. Yine Kur’an’dan bir bölümünden hareketle yazdığı uzun şiirleriyle de benzersizdir.
En çok kullandığı ayetlerden biri, “insan için çalıştığından başkası yoktur” mealindeki ayettir. Bir de “bir toplum kendinde olanı değiştirmedikçe Allah o toplumu değiştirmez” mealindeki ayettir.
Hem insanları eleştirir hem de insanlara vahyi tanıtır.
Müslüman Mehmet Akif
Akif yaşadığı çağa kadar yaşanmış Müslümanlığı eleştiriye tabi tutar. “Şimdi asrın idrakine söyletmeliyiz Kur’an’ı” deyince muhafazakarlar, “zaman sana uymazsa sen zamanı uy” diye yorumluyorlar. Hayır. Zamanın fıkhını, hayatın bütün pencerelerini vahiyden yola çıkarak sunmak diyor.
Orijinal metinler olmayan bir dönemdir. Hep şerhler, haşiyeler. Kimse bir şey söyleyemiyor. Mütekâmil anlamda bir Kur’an meali yoktur. Akif “Gelin böyle yapmayın, Kur’an’sız Müslümanlık mı olur?” der.
19 yaşında yazdığı şiir “Kur’an’a Hitab”dır. Ömrünün sonuna kadar da Kur’an’a çağırmıştır insanları.
Yedi kat muşambaya sarılıp korunan Kuran ancak birisi rahat ölsün diye yatağının başında ya da yeni bir çocuk doğduğunda o muşambadan çıkarılırdı.
Şimdi pıtrak gibi bir sürü hadis, sünnet, siret programları çoğaldı. Bu insanlar insanları Akif’ten korumaya çalışıyorlar insanları. Hala amentülerini Kur’an’la düzeltmeye yanaşmıyorlar. Bu yüzden de hep tıkanıyorlar.