ÖYBSempozyum / Panel

Çekirdekten çatıya yeni bir siyasal örgütlenme modeline ihtiyacımız var

Eğitim İlke-Sen Başkanı Ahmet Örs, “Kurucu İslami Siyasi İrade” tartışma dizisinin bir devamı olarak TOKAD’da “Red ve İnşa” başlıklı bir konuşma yaptı.
“İnsanlar tam olarak neyi reddetmeleri gerektiğini bilmiyorlar.” diyerek konuşmasına başlayan Ahmet Örs, yaşanılan zulüm ve küfür sürecinin hiçbir şekilde birbirinden bağımsız düşünülemeyeceğini ve bu sürecin bir bütün halinde reddedilmesi gerektiğini söyledi. Sistemin içinde var olan zulüm ve küfür ne biçimde olursa olsun bir Müslümanın bunu hiçbir durumda kabul edemeyeceğini, Müslümanların zulüm ve küfür karşısında mücadele etmesi gerektiğini belirtti. Örs, “Tevhid ve şirk nasıl birbirinden kesin çizgilerle ayrılıyorsa Müslümanlar da bugün sistemde var olan zulümleri ve küfürleri bu kesinlikte belirlemeleri ve onlarla mücadele etmeleri gerekmektedir.” dedi.
“Red” hususunda Müslümanların çok fazla mesafe aldıklarını, bütün Anadolu’nun bunun örnekleriyle dolu olduğunu söyledi ve Anadolu’nun her yerinde kişilerin sohbet halkalarında yıllardır bu zulüm ve küfür düzenini tartıştıklarını, bu düzeni reddettiklerini ancak faaliyetlerini toplumsal ve siyasal olarak pratiğe dökemedikleri için hep cılız kaldıklarını belirtti.
Konuşmasının devamında Örs, Müslümanların zulüm ve küfürle bütün boyutlarıyla mücadele etmek yerine bazen sosyal adalet savunusu üzerinden sistem içine sürüklenebilecek sosyal demokrasi söylemine, bazen insan hak ve özgürlükleri temelinde bir söylem geliştirerek de liberalizme doğru sapmalar yaşadıklarını vurguladı. Hz. Muhammedin peygamberlik öncesi dönemde üye olduğu ve faaliyetlerde bulunduğu sistem içi düzenleyici kurum olarak tanımlanabilecek Hılf’ul-Fudul gibi yapılanmaların İslami camiada yanlış bir model olarak alındığını, çünkü peygamberlik geldikten sonra Hz. Peygamber’in Mekkeli müşriklerin tüm sistemlerini toptan reddettiğini, Hılf’ul-Fudul ve diğer tüm yapılardan ayrıldığını, vahiy temelinde yepyeni bir mücadele hattı kurduğunu söyledi.
Örs; dernek, vakıf, sendika gibi STK zihniyeti çerçevesinde yapılan örgütlenmelerin zayıf taraflarının olduğunu söyledi ve bu yapıların sistem tarafından her an dağıtılma riski taşıdığını ve bundan dolayı bunların hepsini aşan, bir çatı altında toplayan ve kuvvetli bir öze, çekirdeğe sahip bir siyasal örgütlenme modeline ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Sistemin bizi dört bir taraftan kuşattığını ve bu sistemle mücadele etmek için sistemi iyi anlamamız gerektiğini; sistemi iyi tanıyabilmek ve çözümleyebilmek için de batılı paradigmayı anlayabileceğimiz eserleri okumak, şahısları takip etmek gerektiğini belirten Ahmet Örs, “İçinde bulunduğumuz câri küresel sistemi zihinsel ve fiili biçimleriyle tanımak için bu şahıslardan ve eserlerinden faydalanmalıyız ancak bir Müslüman inşa hususunda aynı zihniyetin ürettiklerinden beslenemez, onları rehber alıp yeni bir dünya kuramaz. Bugün yaşadığımız temel sapma budur. Bunu muhakkak aşmalı, inşa sürecimiz vahyin ve Resul örnekliğinin işaret ettiği yol haritasıyla oluşturulmalıdır.” dedi.
Örs, konuşmasında son olarak Müslümanların bugünkü entelektüel ve ilmi durumlarına değinerek “Entelektüel ve ilmî bir kısırlık yaşamaktayız. Seyyid Kutup, Mevdudi, Ali Şeriati çizgisinin bugün gelip demir attığı yer batılı paradigma olmamalıydı. Bu noktada bizim Kuran temelli bir bilinçle, siyasal-toplumsal bir mücadele hattı oluşturmamız gerekmektedir.” dedi.
Haber: Emre Ulukaya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.