ÖYB

Biyopolitika: Egemenliğin farklı biçimleri


Şair Halil Toprak, Özgür Yazarlar Birliği’nde “biyopolitika” kavramını işledi. Programdan notlar şu şekilde:

-Biyopolitika doğum oranı, nüfusun sağlığı, hijyeni, beslenmesiyle ilgilenir. Foucault’ya göre iktidar artık olumsuz bir halden yaşamı üreten ve geliştiren bir hale dönüşmüştür.

-Homo economicus tüketiciden ziyade bir girişimcidir ve yatırımını da kendisi üzerine yapar. Sosyal çevresinde, işinde en yüksek seviyeye ulaşmak neredeyse yaşam sebebidir.

-Pastoral iktidar yönetilen sürüye çoban olarak gönderilmiş bir iktidardır. Yönetim halkın iaşesinden sorumludur.

-Foucault’ya göre biyopolitika kavramını anlayabilmenin yolu liberalizmin doğasını kavramaktan geçer.

-Neoliberal özne kendine yatırım yapmak istediği için tüketir. Bu yatırımın en can alıcı yeri kendi bedenidir.

-Foucault’da biyopolitika, yaşamın üretimi ve bireylerin özneleştirilmesi üzerine kuruludur. Agamben’e göre tüm iktidar biçimlerinin hedefi yaşamın kendisidir.

-Foucault, modernlikle ilişkilendirir biyopolitikayı. Agamben’a göreyse biyopolitika modern iktidarı nitelemek için kullanılamaz. Çünkü Antik Yunan’dan beri politika biyopolitikadır.

-Agamben’e göre olağanüstü hal istisna olmaktan çıkmış kural haline gelmiştir. Olağanüstü hali ilan eden egemen, yaşamın çıplak halini yani biyolojiyi siyasetin asli unsuru yapmıştır.
-Agamben, istisna halinin içeriğini ortaya koymak için “Homo Sacer”i ele alır. Homo Sacer, Roma hukuk tarihinde kurban edilemeyen ama öldürülmesi cinayet sayılmayan insan anlamına gelmektedir.
-İstisna kapsamına giren kişiler hukuksuzluk alanına terk edilmekte, sahip oldukları tüm haklardan mahrum bırakılmaktadır.
-Hukuksuz kalmış bir hayat artık çıplak bir hayattır. OHAL, bireyi sahip olduğu haklardan arındırarak çıplak hayat durumuna düşürmüştür. Agamben’e göre biyopolitika, iktidar tarafından çıplak hayatın inşasıdır.
-Agamben’de biyopolitika, yalın yaşamın siyasal yaşamdan ayrımını ortadan kaldıran ve yalın yaşamın bütünüyle siyasallaşmasını ifade eden bir kavramdır.

-Hardt ve Negri felsefesinde biyoiktidar ve biyopolitika kavramları birbiriyle mücadele halindedir. Biyopolitika üretkendir, topluma içkindir. Biyoiktidar toplumun üzerinde sömüren otoritedir.

-Emperyalizm kavramı yerini imparatorluğa bırakmıştır. İmparatorluk sürecinde ulus devletlerle ulus-aşırı şirketler beraber hareket etmektedir.

-Çokluk içerisine işçileri, yoksulları, işsizleri, ev kadınlarını tüm ezilen grupları alır.

-Bir biyo-iktidar rejimi olan imparatorluğun ortaya çıkışı biyopolitik üretim olan çokluğun çalışkanlığının sonucudur. İmparatorluk çokluğun vampiridir. Kapitalist üretim fabrika duvarlarının dışına kaydı. Toplum bir fabrika oldu artık. Bu süreç bedenleri, zihinleri, ilişkileri, duyguları dolayısıyla insanı bütünüyle sömürüyor.

-Borçlandırma disiplinin, denetimin yerini almıştır. Borçlarını ödeyemeyenler suçlu muamelesi görmektedir.

-Bir işe girip yıllarca çalışabilme imkânı taşeron sistemiyle azalmıştır. İşsiz ve işi olan arasındaki fark post-fordizm döneminde kalmamıştır.

Haber: Büşra Karadeniz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.