EtkinlikÖYB

Kur’an’ın belirlediği kırmızı çizgilere uymalıyız

Özgür Yazarlar Birliği’nde devam eden “İslamcılığın Trajik Düşüşünden Çıkış Mümkündür” başlıklı tartışma dizisinin üçüncü programında Şinasi Uludoğan ile Ahmet Şahin konuştu. Programdaki konuşmalardan notlar şu şekilde:
sinasi abi
Şinasi Uludoğan:
– İslamcılığın düşüşü başlığı dramatik bir durumu ifade etse de önceki dönemlerde buna benzer durumların yaşandığını, yeniden güzel çalışmaların yapıldığını gördük.
– Ben konuşmamda “mümkündür” tezini işleyeceğim. Kur’an bu konuda bizi umuda yöneltiyor:
– Yusuf-87: “Ey oğullarım, (şimdi) gidin ve Yusuf ile kardeşi hakkında bir haber almaya çalışın; ve Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin; bilin ki, hakkı inkar eden insanlardan başkası Allah’ın hayat bahşedici rahmetinden ümit kesmez.”
– Zümer-53: “De ki: “[Allah şöyle buyuruyor: (57)] ‘Ey kendilerine karşı haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin: Allah bütün günahları bağışlar; çünkü yalnız O, çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır!'”
– Resullerin mücadelesinde çıkışın örnekliklerini açık bir şekilde görüyoruz.
– Ülkede aslında önemli bir potansiyel var. Ancak öne çıkacak bir yapı yok. Kardeşliği mümkün kılacak projelerle ilerlersek mesafe alacağız.
– İbrahim peygamber örnekliği önemli, onun gibi olabiliriz, eğer bunu istersek… İbrahim Peygamber’in Mekke’de yeni bir başlangıca imza attığını görüyoruz. Onun yaptığı başlangıcın etkisi çağlar boyunca devam etmiştir. Nemrut döneminin o olumsuz koşullarından nasıl çıkış mümkün oldu ise bugün de bu mümkündür.
– Yunus peygamber örneği önemli… Kavmimizi terk etme hakkımız yok!
– Bu ilkeler çerçevesinde ilerleyen kişilerin buluşması gerekiyor. Ütopik bir durumdan bahsetmiyorum. Resullerin örnekliği bunun kanıtıdır.
– İbrahim olmalıyız, İbrahim olamazsak Musa olmalıyız, Musa olamazsak Harun olmalıyız, Harun olamazsak Ashab-ı Kehf olmalıyız.
– Seyyid Kutub’un şehadetindeki örneklik çok önemli. Kelime-i tevhid için feda olabilmek gerekir.
– Resule vahiyle gelen çıkış, bugün bunları bize konuşturmaktadır.
– Burada bizi bir araya getiren ilişkilerin artması tek çaremizdir.
– Rabbimizin, yeryüzünde mustazafları iktidar yapma vaadi, mutlaka gerçekleşecektir.
– İlkelerimizi Kur’an’dan almamız gerekiyor. “Düşmanımın düşmanı dostumuzdur.” stratejisiyle yol alamayız. Nasıl bir muhalefet hattı oluşturmamız gerektiğini istişare etmeliyiz.
– Biz mü’minler, âlemlere rahmet olarak gönderilen Resulün misyonunun takipçileriyiz. Buna iman etmeliyiz.
– Yeise kapılanların elinden tutup umut olmak zorundayız.
– Derdimiz iktidar olmak değil, İsrailoğullarını zulümden kurtarmaktır.
– Kur’an’ın belirlediği kırmızı çizgilere uymak zorundayız.
– İslamcı sıfatını çoğu yapı hak etmemektedir. İslamcı diye nitelenen birçok yapıdaki siyasi ve akidevî onca yanlış İslamcı sıfatını iptal etmektedir. Enkaz üzerine bina yapılamaz.
– Toplumun dertlerine dokunma noktasında eksikliklerimiz olduğunu, çalıştığım TEKEL işletmelerindeki emekçilerin, işçilerin -bizzat katıldığım- direniş süreçlerinde anladım. Sohbet halkalarında çokça Kur’an okuduk ama hayatın içinde bilinirliğimiz olmadı. Emek mücadelesi ve Kürt meselesi gibi temel meselelerde büyük eksikliklerimiz var.
– Her alanda egemenlere dönük bir hesap sorma tavrı içinde olmalıyız. Okuduğumuz Kur’an’ın gereği budur.
– Bugün başta hırsızlık, ırkçılık gibi temel bağlamlarda büyük bir kayış var.
– Bizim kırmızı çizgimiz Nisa-135’te belirlenmiştir: “Siz ey imana ermiş olanlar! Sizin, ebeveyninizin ve akrabalarınızın aleyhine de olsa, Allah rızası için hakikate şahitlik yaparak adaleti gözetmeye azmedin. O kişi zengin de olsa fakir de olsa, Allah’ın hakkı onların her birinin [hakkının] önüne geçer. Öyleyse, kendi boş arzu ve heveslerinize uymayın ki adaletten uzaklaşmayasınız. Çünkü, eğer [hakikati] çarpıtırsanız, bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”
AHMET ŞAHİN
Ahmet Şahin:
– İmece’deki arkadaşlarla akıntıya kürek çekenler olarak tanımlıyoruz kendimizi.
– Bir kasırga döneminden geçiyoruz. Fırtına dinene kadar kendimizi korumayı hedefliyoruz; savrulanların bunun kıymetini anlaması zordur.
– Düşüş iddiası, eskiden daha iyi olunduğu kabulünü taşımaktadır. Geçmişin daha iyi olduğuna inanmıyorum.
– Düşüşten bahsettiğimiz insanlar kimler? Savrulanla geçmişteki abilerimizdir.
– Bu içinden geçtiğimiz dönemde ayağı daha yere basan, her şeyi daha çok hesap eden bir kuşak görüyoruz.
– Önceden de hareket içinde nitelikli çok az bir kitle vardı. Oransal olarak değişen bir şey yoktur. Bu anlamda trajik bir düşüş görmüyorum.
– AKP kurulmadan önce, zaten dağılmaya hazır bir yapı vardı.
– AKP’nin sadece katalizör görevi gördüğünü düşünüyorum.
– Türkiye İslamcılığı sınandı, ne olduğunu gördü. Şimdi daha iyi bir noktaya gelindi. İçi boş olanlar savruldu.
– Yükselmenin gerektiğini düşünüyorum. Hesap soran değil, oturup görüşen bir usulü tercih etmeliyiz. Birebir görüşmeler sonuç alıcıdır.
– İktisadi işletmeler oluşturmak, dayanışma biçimleri üretmek önemli. Dava arkadaşlarının çektiklerinden haberdar değil birçok öncü. Birlikte olduğumuz insanlarla yakın ilişkiler kurmak zorundayız.
– Bu dünyaya Allah’a kulluk etmek için geldik. Kulluğu bozan süreçlere karşı mücadeledir temel duruşumuz.
– İletişimimizi güçlü hale getirebilmek için bir kongre yapabiliriz. Farklı kuşakların katılımı ile bunu gerçekleştirmemiz mümkündür.
Haber: Melike Belkıs Örs

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.